Filistin lideri Mahmud Abbas’ın Ankara ziyaretinden ne beklenir?
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas resmi bir ziyaret kapsamında Ankara’ya geldi. Abbas’ın Erdoğan ile görüşmeleri, İsrail ile Filistin arasındaki gerilimin yükseldiği ve yeni bir şiddet sarmalının paniğinin arttığı bir dönemde gerçekleşecek.
Türkiye’de seçimlerin ardından başlayan dış politika trafiği giderek ağırlaşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Tepesi ve Körfez tipinin ardından Ortadoğu siyasetinin önde gelen isimlerini ağırlıyor.
İki günlük resmi ziyaret kapsamında dün akşam Ankara’ya gelen Filistin lideri Mahmud Abbas, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile baş başa ve heyet ortası görüşmeleri yapacak. Abbas yarın Türkiye’den ayrılacak.
Nitekim Erdoğan, sadece hafta boyunca Ankara’da Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu ağırlayarak İsrail-Filistin meselesi başta olmak üzere bölgenin değerli meselelerinin analizinde daha aktif rol oynamak istediğini söyledi. Netanyahu sağlık sorunları nedeniyle Türkiye ziyaretini ertelemek zorunda kaldı.
Bu gelişmeye rağmen Abbas’ın ziyaretinin önemini kaybetmediği, Ankara ve Tel Aviv ortasındaki normalleşmenin gelişmekte olduğu bir dönemde Türkiye-Filistin diyaloğunun daha somut iş birliğinin kapılarını aralayabileceği değerlendiriliyor.
Gündemde hangi konular var?
Abbas’ın Ankara ziyareti, geçtiği dönem açısından önemlidir. Aşırı sağ unsurları bünyesinde barındıran Netanyahu hükümetinin son dönemde baskılarını artırması, Batı Şeria’nın Cenin kentinde yürüttüğü operasyonlar, yeni yerleşim yerleri açmaya devam etmesi ve Mescid-i Aksa’nın statüsünü değiştirmesi dikkat çekiyor.
Filistin’in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, Arap basınına yaptığı açıklamada, “İsrail hükümetinin Filistin halkına yönelik artan saldırılarının Ankara temaslarında gündeme geleceğini” söyledi.
Ankara, İsrail-Filistin arasında son dönemde artan gerilimin yeni bir şiddet sarmalı yaratmasından endişe duyuyor ve bunu resmi açıklamalarında dile getiriyor. Tel Aviv ile ilişkilerin normalleşme sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da ağırladığı İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog başta olmak üzere İsrail tarafını “Filistin halkının ve İslam dünyasının hassas olduğu konularda duyarlı davranmaya” çağırıyor.
İsrail ile normalleşme sürecinin “Filistin ile ilişkilere halel getirmeksizin devam edeceğini” kaydeden Ankara’nın, Abbas’ın ziyaretinde de aynı açıklamayı yapması bekleniyor.
Barış sürecine geri dönüş olacak mı?
Abbas’ın ziyareti sırasında gündemin başında, son dönemde dondurulan İsrail-Filistin barış görüşmelerinin yeniden başlaması olasılığı yer alıyor. Türkiye, İsrail’in ardından Mısır ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere Arap dünyasının önde gelen ülkeleri ile ilişkilerinin normalleşmesinin Filistin sorunundaki etkisini artıracağı görüşündedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-20 Temmuz tarihlerinde Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığı ziyaretten dönüşünde, bu temasların Filistin meselesine etkisine ilişkin bir soruyu yanıtlayarak, “Körfez ülkeleri olan kardeşlerimizin bizden hiçbir farkı yok. İsrail ile ilgili yaptığımız bazı görüşmeler de var. (Abbas ve Netanyahu ziyaretleri sırasında) bazı adımlar atacağız ve süreç hızlanacak” dedi.
Erdoğan’ın yakın zamanda görüşmeye gelmeyi planladığı Mısır Devlet Lideri Abdülfettah el-Sisi ile de Filistin-İsrail meselesini görüşeceği öngörülüyor.
Ortadoğu barış süreci, İsrail’in iki devletli çözüm istememesi ve 1967’nin sonuna kadar geri dönmeyi kabul etmemesi nedeniyle uzun bir süre askıya alınmıştı. Bu konuda yeni bir sürecin başlaması kolay görünmese de, Washington ve AB başkentleri yeni bir girişimde tarafları bir araya getirmeyi umut ediyor.
Akdeniz’de doğal gaz işbirliği
Ankara’nın gelmesi durumunda hem Abbas hem de Netanyahu ile yapacağı görüşmelerde Doğu Akdeniz’deki İsrail ve Filistin karasularındaki doğal gaz kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına taşınması konusunu gündeme getireceği biliniyor.
İsrail’in Leviathan ve Tamar gibi büyük doğal gaz kaynaklarının yanı sıra Filistin’in Gazze açıklarındaki Deniz havzasında da değerli bir doğal gaz rezervine sahip olduğu biliniyor. Ancak bu rezerv İsrail’in engellemeleri nedeniyle geliştirilememiştir.
Tel Aviv yönetimi Haziran ayında yaptığı bir açıklamada, güvenlik açısından Filistin ile yapılacak koordinasyon ve Mısır’ın siyasi desteği ile bu doğal gaz kaynağının işletilmesine yeşil ışık yakmıştı. Deniz havzasından çıkarılacak doğal gazın hayata geçirilip dünya pazarlarına ulaştırılması halinde Filistin ekonomisine büyük katkı sağlayacağı öngörülmektedir.
Türkiye için Doğu Akdeniz’in doğal gaz kaynaklarını kendi toprakları üzerinden Avrupa’ya satmak önemli olan enerji projelerinin ortasında. Erdoğan, Körfez ziyaretinden dönüşünde yaptığı açıklamada, “Buradaki en sağlıklı proje doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasıdır. Aksi halde Akdeniz’den Avrupa’ya doğal gaz sevkiyat maliyetleri çok yüksek. Ama Türkiye’den geldiğinde hem kullanma açısından karlı bir sürece girmiş olacağız hem de belli bir oranda bu işi Avrupa’ya devretme imkanımız olacak.”
Erdoğan, bu yönde atılacak bir adımın “Türkiye-İsrail ilişkilerinde çok daha sıcak bir dönemin başlangıcı olmasını” umduğunu da söyledi.
Filistin’e takviye mesajı
Türkiye-Filistin temaslarının önde gelen konularından biri de Ankara’nın Filistin halkına siyasi desteği ile ekonomik ve insani yardımları. Türkiye, Filistin’in tanınması için başta BM Genel Delegasyonu olmak üzere birçok platformda aktif rol oynayan ülkelerden biridir.
2017 yılında İsrail ile ilişkilerin bozulmasının nedeni, İsrail güvenlik güçlerinin ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşımasını protesto eden sivil Filistinlilere karşı çok fazla güç kullanması ve onlarca Filistinlinin ölümüne neden olmasıydı.
Türkiye’nin gündemindeki bir diğer konu da Filistin’deki El Fetih ve Hamas kümelenmeleri arasındaki görüş ayrılıklarının ortadan kaldırılması ve ortak bir yönetimin kurulmasıydı. Ancak son dönemde Mısır bu sürece öncülük ediyor ve Türkiye kolaylaştırıcı bir rol oynuyor.
Türkiye’nin başta TİKA ve TOBB olmak üzere çeşitli kurumlarıyla Filistin’e verdiği takviye bölgelerin arasında insani yardım ve ekonomik altyapının geliştirilmesi de yer alıyor. Türkiye’nin İsrail ile soğuk bir ilişki içinde olduğu dönemde Filistin’deki Türk kurumlarının desteğinin azalmasına neden oldu. Artık Türkiye-Filistin sınırının daha aktif hale gelmesi için ilişkilerin normalleşmesinin önemli olduğuna işaret ediliyor.
Abbas’ın Erdoğan ve diğer Türk yetkililerle temaslarında, bu takviyenin yeni dönemde nasıl ilerletilebileceği konusunun da ele alınması öngörülüyor.